Muhasebe Kaydı, Muhasebeleştirme, Vergi Daireleri, Sgk, Ebeyanname, Muhasebe bürosu, Muhasebe programları, Matbu Formlar,SGK, E-Devlet Uygulamaları, Guncel Mevzuat, Mali Müşavirlik

15 Eylül 2010 Çarşamba

Satıcı Firmanın Faktoring İşlemleri ve Muhasebe Kayıtları

SATICI FİRMALAR (FACTOR KULLANANLAR) AÇISINDAN FACTORİNG İŞLEMLERİNİN FİNANSMAN ve MUHASEBE
BOYUTUYLA İNCELENMESİ

Arş.Grv. Volkan DEMİR*
Arş.Grv. Barış SİPAHİ*

0.GİRİŞ
             
Bu çalışmanın amacı factoring işlemlerini satıcı firmalar açısından finansman ve muhasebe boyutuyla inceleyerek konuyla ilgilenenlere yardımcı olmaktır. Bu amaç doğrultusunda factoring işlemleri kavram-kapsam ve özellikleri itibariyle açıklanmış ve factoring işlemlerinin fonksiyonları belirtilmiştir. Çalışmamızda; uygulamadaki factoring işlemlerinden en çok kullanılanları şekiller yardımıyla incelenmiştir. Factoring işlemlerinin kullanılması esnasındaki finansal hesaplamalar factoring kuruluşunu riski üstlenme/üstlenmeme seçeneklerine göre sunulmuştur. Factor kullananların (satıcı) muhasebe işlemleri de çalışmamızın bir başka ilgi alanıdır.

1.FACTORİNG KAVRAMI – KAPSAMI- ÖZELLİKLERİ
             
Factoring kelimesi, latince kökenli “factor” sözcüğünden türemiştir. Factor; bir başkası hesabına hareket eden  ya da faaliyette bulunan kişiyi ifade etmektedir.Ticari ve hukuki anlamda factor; mal satımı veya hizmet arzı ile uğraşan işletmelerin bu satışları dolayısıyla doğmuş ya da doğacak alacaklarını devralarak tahsilini üstlenen, bu alacaklara karşılık peşin ödemelerde bulunarak finansal kolaylıklar sağlayan, aynı zamanda mali, ticari ve idari konularda işletmeye verdiği hizmetler karşılığında ücrete hak kazanan kişi ya da kuruluştur.
              Borçlar Kanunu’nun 162-172. Maddeleri içinde düzenlenen alacağın temlikine ait genel hükümler factoring işlemleri için de bir ölçüde geçerlidir. Uygulamalar bu hükümlere göre yürütülmekte ve bunlar yeterli sayılmaktadır.

12 Eylül 2010 Pazar

LİMİTED ŞİRKETLERİN TASFİYESİ VE İŞLEMLERİ


TASFİYE

Limited şirketlerin tasfiyesi ve işlemleri başlıklı yazımızın konusu ; tasfiye süresince tasfiyenin başlangıcında ve bitişinde yapılacak işlemler, limited şirketler esas alınmak suretiyle açıklanmıştır. Tasfiye işlemlerinin yalnızca ticaret siciline tescille değil; Vergi idaresi, Bağ-kur, SSK gibi kurum ve kuruluşlara da bir takım yükümlülüklerin var olduğu ve bu yükümlülüklerin fazlaca teferruata girmeden olabildiğince işlemlerin neler olduğu ve nelere dikkat edilmesi yazımızdaki asıl amaç olup uygulayıcılara ve meslek mensuplarına yardımcı olmaktır.


 Tasfiye, kelime anlamı arıtma, ayıklama, temizleme, hesabı kapatmak anlamındadır.Tasfiye, herhangi bir nedenle faaliyetine son veren, şirketin tüm hesaplarının kapatılmasıdır. Limited şirketler kanun ve şirket ana sözleşmesinde yazılı hallerin meydana gelmesi veya ortaklar kurulu kararı ile sona erer. Sermaye şirketleri, iflastan başka bir nedenle infisah ettiklerinde, durum ortaklar kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. İnfisahın ticaret siciline tescil ettirildiği tarih, tasfiyenin başladığı tarih sayılır. Tasfiye süreci, fesih veya infisah edilme halinin meydana gelmesinden başlar, tasfiye işlemlerinin tamamlanmasını müteakip şirket kaydının ticaret sicilinden sildirilmesine kadar devam eder.Tasfiye işlemlerini müteakip ticaret sicilinden kaydının silinmesi ile tüzel kişilik sona bulur.

Limited Şirket aşağıdaki nedenlerden birinin gerçekleşmesi ile sonlanır;
1.   Esas sözleşmede belirlenmiş ise belirlenen şirket süresinin bitmesi
2.   Şirket sermayesinin üçte ikisinin eksilmesine rağmen ortaklar kurulunca kalan kısımla yetinilmesine veya sermayenin eksilen kısmının tamamlanmasına ilişkin karar alınmaması,
3.   Şirketin iflasına karar verilmesi,
4.   Şirketin diğer bir şirketle birleşmesi,
5.   Şirketin mahkeme kararı ile feshinin istenmesi,
6.   Şirket amacının elde edilmiş olması yahut elde edilmesinin imkansız hale gelmesi,
7.   Ortak sayısının bire düşmesi veya 50’yi aşması
8.   Ortaklar kurulunca şirketin tasfiyesine karar verilmesi, hallerinde şirket tasfiye haline girer.

Sigorta-Kasko Poliçesi Yevmiye Kaydı

kasko police muhasebe
XX Gıda Ltd. Şti isimli firma genel yönetiminde kullandığı bir aracı için YY isimli sigorta acentesinden kasko yaptırmıştır. Poliçe tutarı 730 TL dir. Tutar 1 peşinat + 4 taksit ile ödenecektir. Poliçe başlangıç tarihi 07.06.2010, bitiş tarihi 07.06.2011 dur. Sigorta süresi 365 gündür.

İstenenler:

1- İlk yevmiye kaydı
2- Her ay yapılacak kayıt
3- Ödemelerde yapılacak kayıt



Çözüm:

Dönemsellik kavramı gereği bu poliçe tutarını direk olarak gidere yazmamız mümkün olmadığı için bu işlemin kaydında 3 dönem önümüze çıkacaktır:

1. Şimdiki dönem (Poliçe başlangıç tarihi itibariyle 6.ay)
2. Önümüzdeki aylar (7,8,9,10,11,12. aylar)
3. Önümüzdeki yıl(2011 in 1,2,3,4,5. ayları ve 6. aydan kalan günler)

Vadeli (Mal Mukabili) İthalat Süreci ve Muhasebesi

Arkadaşlar en yalın haliyle bir ithalat süreci ve bununla ilgili muhasebe kayıtları şu şekildedir:

Çoğunluğu K.O.B.İ’lerden (500 e kadar işçi çalıştıran işletme) oluşan Türk firmalarında en yaygın iki ithalat ödeme yöntemi peşin ödemeli ve mal tesliminden sonra ödemeli şeklindedir. Bu iki ödeme türünde bazı farklılıklar mevcuttur. Bunlar:

1-   KKDF masrafı sadece vadeli (mal mukabili) yurtdışı alımlarında ortaya çıkar
2-   Vadeli alımlarda ödemenin yapıldığı gün oluşan banka masrafı 770’lerde ilgili alt hesaba atılır.
3-   Peşin alımlarda ödeme yapılırken ortaya çıkan banka masrafı vb tüm masraflar malın maliyetine 159 aracılığı ile aktarılır.

Bu farkları inceledikten sonra küçük bir ithalat firmasındaki mal mukabili çalışma şeklindeki örnek bir ithalatı kayıtlarımıza alalım:

Alacak Senetlerinin Değerlenmesi

Alacak Senetlerinin Değerlenmesi zarar durumu
------------------------31/12--------------------------------
657 REES.FAİZ GİD.HS
                       122 ALACAK SN.REES.HS
--------------------------------------------------------------

Alacak Senetlerinin Değerlenmesi kar durumu
------------------------01/01---------------------------------
 122 ALACAK SN.REES.HS
                       647 REES. GELİRLERİ HS.
------------------------/--------------------------------------

Karşılıksız Çek Kaydı

İşletmenin elindeki çeklerin karşılıksız çıkması
----------------------/----------------------------------
DİĞ.TİCARİ ALACAKLAR HS.
                       ALINAN ÇEKLER HS.
----------------------/-------------------------------------

Finansal Muhasebe Tanımları

BİLANÇO: bir işletmenin belirli bir tarihte sahip olduğu varlıklar ile bu varlıkların sağlandığı kaynakları gösteren mali tablodur.

AKTİF: Bilanço eşitliğinin sol tarafına verilen ad.

PASİF: Bilanço eşitliğinin sağ tarafına verilen ad.

GELİR TABLOSU: işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile aynı dönemde katlandığı bütün maliyet ve giderleri ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği dönem net kâr ya da zararını gösterir.

GELİR: İşletmenin faaliyetleri dolayısıyla mal ve hizmetlerden elde etmiş olduğu parasal tutarlar gelir olarak adlandırılmaktadır. Diğer bir deyişle işletmenin öz sermayesini artıran işlemlerdir.

Vadesinden Sonra Ödenen SGK/SSK Prim Borcu Muhasebesi


Sigorta primleri ödensin veya ödenmesin ilgili olduğu dönemde gider veya maliyet hesabına borç 361 no.lu hesaba alacak kaydedilerek tahakkuk ettirilir.

Örnek: Bir hizmet erbabının ücret gideri aşağıdaki gibi muhasebeleştirilir. Ücret gideri maliyet unsuru ise 720 (7/B seçeneğinde 791) no.lu hesaba borç yazılır.

_______________________________/_____________________________

770-GENEL YÖNETİM GİDERLERİ
         

                335-PERSONELE BORÇLAR/VEYA 381- GİDER TAHAKKUKLARI
                360-ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR
                       360.01-Gelir Vergisi
                       360.02-Damga Vergisi
                361-ÖDENECEK SOSYAL GÜVENLİK KESİNTİLERİ
                       361.01-SSK İşveren Payı
                       361.02-SSK İşçi Payı
                       361.03-Tasarruf Fonu

______________________________/_____________________________



A. Kurumlar Vergisi Mükelleflerinde Ödenmeyen Primlerin Muhasebeleştirilmesi


1. Zamanında Ödenmeyen Sigorta Primlerinin Muhasebeleştirilmesi

Tahakkuk ettirilen ücret gideri yukarıdaki şekilde gider yazıldıktan sonra dönem sonunda halen ödenmemişse aşağıdaki kaydın yapılması ve ödenmeyen bu giderin kanunen kabul edilmeyen gider olarak muhasebeleştirilmesi gerekir. Vergi matrahının tespiti yönünden ödenmeyen sigorta priminin işçi veya işveren payı olup olmamasının bir önemi yoktur. 361 veya 368 no.lu hesap bakiyesi topluca dikkate alınacaktır.


_____________________________31/12/__________________________

361-ÖDENECEK SOSYAL GÜVENLİK GİDERLERİ

             368-VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ
                    VEYA TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE
                    DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER
_________________________________/____________________________


950-KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİDERLER
              950.01-Ödenmeyen SSK Primi
                       
                          951-KANUNEN KABUL EDİLMEYEN
                                 GİDER KARŞILIĞI

________________________________/______________________________


Ödenmeyen sigorta primleri tahakkuk tarihinde gider kaydedildiği için kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihte kazanca ilave yapılınca 950 ve 951 no.lu hesaplar karşılıklı olarak kapatılır.


2. Daha Sonra Ödenen Sigorta Priminin Muhasebeleştirilmesi


________________________________/_______________________________


368-VADESİ GEÇMİŞ ERTELENMİŞ VEYA
       TAKSİTLENDİRİLMİŞ VERGİ VE DİĞER
       YÜKÜMLÜLÜKLER
                 

                              100-KASA / BANKA   

________________________________/______________________________


960-İNDİRİLECEK GELİRLER
       960.10-Geçmiş Yıla Ait SSK Primleri
                 

                             961-İNDİRİLECEK GELİRLER KARŞILIĞI

________________________________/______________________________


Ödenmeyen sigorta primlerini ödemenin yapıldığı yılda mali karın tespitinde “indirim” olarak dikkate alabilmek için, ilgili olduğu dönemde ticari kazancın tespitinde indirilmiş ve mali kara ilave edilmiş olmalıdır. Ticari kazançta dönemsellik ilkesi ve tahakkuk esası geçerli olduğu için ödenmeyen sigorta primleri kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacaktır. Bu durum Tekdüzen Muhasebe Sisteminin de bir gereğidir. Bu bakımdan mali kara ilişkin düzenlemeler beyanname üzerinde yapılmalıdır. Gider kaydedilen tutarın fiilen ödeme yapılmadığı için giderlerden çıkartılıp başka bir hesaba alınması (Gelecek Yıl Giderleri veya Ortaklardan Alacaklar gibi…) mümkünse de, bu tür kayıtlar işletmecilik prensiplerine, Tekdüzen Muhasebe Sistemine ve uluslar arası muhasebe standartlarına uygun değildir.

9 Eylül 2010 Perşembe

İNŞAAT MUHASEBESİ SİSTEMİNDE SORUNLAR VE YENİ AÇILIMLAR

 I- GİRİŞ
Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri, klasik deyimle, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42-44. maddeleri gereğince, verginin yıllık olması esasının en önemli istisnası olarak özel bir vergilendirme rejimine tabi tutulmuştur.  25 yılı aşkın zamandan beri uygulanan bu sistem, beraberinde yığınla sorun getirmiştir. Bu sorunların listesi, sağlıklı bir mali analiz yapılamamasından başlar, ticari kâr oluşmaması nedeniyle, ortakların kâr payı alamamalarına kadar uzar gider. Takip edebildiğimiz kadarı ile bu sisteme karşı ilk ciddi eleştiriler enflasyon düzeltmesi uygulaması ile başladı. Ancak enflasyon düzeltmesi uygulaması, 2004 yılından sonra bir daha uygulanmadığı için, tartışmalar bir anlamda hız kesti diyebiliriz. İşte, 2007 yılı içerisinde, bu tartışmalar yeniden alevlendi. Tartışmanın ilk aşaması, Uluslararası Muhasebe Standartlarının, Türkiye’de uygulanmaya başlaması durumunda, inşaat muhasebesi sisteminde yaratacağı etkinin niteliği üzerinde yoğunlaştı. İkinci aşama, mali idarenin, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 1 sayılı Genel Tebliği’nin, 15.6.6 bölümünde yer alan  “Avans Kâr Payı Dağıtımı” uygulaması ile ciddi bir ivme kazandı ve son olarak, Kamu İhale Kanunu’nda yer alan mali yeterlik şartlarını, sırf tekdüzen muhasebe sisteminin teknik yapısı nedeniyle, daha doğru deyimle, vergi uygulamasının zorlaması nedeniyle sağlayamayan bazı inşaat firmaları müşavirlerinin çabaları ile en üst noktaya ulaştı. İşte bu çalışmada, inşaat muhasebesi sistemine yapılan eleştirileri, uluslararası standartlar ve Ticaret hukuku bağlamında anlamaya çalışacağız.

İnşaat Muhasebesi Hesap Planı

- GİRİŞ
İnşaat muhasebesinin çeşitliliği ve özellik arz eden yönlerinin başında kullanılan hesapları gelmektedir. Ancak birçok meslek mensubunun kafasında soru işaretleri bırakan bazı hususlar da hala tam olarak aydınlanmış değildir.

II- NASIL BİR HESAP PLANI KULLANILMALI?
İnşaat muhasebesi için kullanılacak hesap planı öncelikle yapılan işin niteliğine göre değişmektedir. Bunun için yapılacak işin Yıllara Sari İnşaat Ve Onarım İşi mi? Başladığı yılda biten bir taahhüt işi mi? Veya vadeli satış yapılan bir konut işi mi olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.

III- KULLANILACAK HESAPLARDA ÖZELLİK ARZ EDEN DURUMLAR
Yıllara Sari İnşaat ve Onarım İşlerinin maliyetlerinin takibi için kullanılacak hesaplar 150, 710,170 ve 350 hesaplardır.
Bunun yanında Yıllara Sari İnşaat ve Onarım işi olmayıp başladığı yıl biten inşaatlar için 150, 710,720 ve 730 hesapların kullanılması gerekmektedir.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Kooperatif muhasebesi ve örnek kayıtlar

Kooperatif tüzel kişiliğe haiz ortaklarının belirli menfaat ve ihtiyaçlarını karşılıklı yardım,dayanışma ve kefalet suretiyle sağlamak amacı ile kurulmuş değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere denir. Kooperatiflerin kurulma aşaması,ortaklık işlemleri,genel kurul işlemleri temsili ve denetiminden çok makalemizde yaptıkları inşaatların muhasebe kayıtları üzerinde duracağız.

Burda ilk soracağımız soru kooperatif inşaatları emanet usulümü yoksa ihale usulümü yaptırıyor olacak öyleyse nedir bu emanet usulü kısaca açıklayalım. Emanet usulü kooperatifin inşaatı bir aracı eliyle değil genel kurulca seçilen bir heyet,komisyon (Emanet Komisyonu) usulü ile yürütülmesidir. İhale usulünde ise kooperatif inşaatları malzemeli veya işçilik şeklinde ihaleyi alan firmaya veya müteahhide verilmesi yoludur. İki usuldede bir çok işlemler aynı ihale usulünde ihaleyi alan firma belirli dönemlerde yapılan imalat için hakediş dediğimiz imalat raporları düzenleyerek yapılan imalat bedelini tahsil etmekte ve yapılan her hakediş ile bir yarımamül satın alınmış olup firmaya borçlanılmakta ve bundan dolayı hakediş bedelleri üzerinden stopaj ödenmekte yalnızca bu konu ile yapılacak kayıtlar ayrıcalık göstermektedir. Bununla ilgili bir örnekle başlayalım o zaman;


Yıllara Yaygın İnşaatlarda Geçiçi Vergi

Bilindiği üzere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 42 maddesinde “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde kar veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak mezkur yıl beyannamesinde gösterilir “ hükmüne yer verilmiştir.

Geçici vergi ile ilgili yayımlanan 217 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yapan mükelleflerin bu kazançları üzerinden geçici vergi ödemeyecekleri ancak bu kazançları dışında kalan kazançları için geçici vergi ödeyecekleri belirtilmiştir.

Yine Gelir Vergisinin 120 maddesinde belirtildiği gibi yalnızca yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri geçici vergi kapsamındadır denilmiştir.

Özel inşaat muhasebesinde nelere dikkat etmeliyiz?

Özel inşaat  yapılan binaları daire yada işyeri halinde satan firmaların (müteahhitlerin)  yaptığı inşaatlardır. Özel inşaatlarda da en büyük sıkıntı satılan daire veya işyerlerinin düşük bedelle satılması,yada maliyetlerin olduğundan düşük gösterilmesi veya maliyetlerin abartılarak yüksek gösterilmesi gibi birçok dikkat edilecek husus var. Genelde bir inşaatın her aşamasında çalışan işçiler genelde müteahhit firmaların götürü dediğimiz usulde kalfalara yani bizim  taşeron veya altişveren dediğimizi kişilere veriliyor ve inşaatın gerçek işçilik maliyeti belgelendirilemiyor.

Malesef bu durum hem satıcının hemde alıcının işine geldiğinden  reel fiyatlar her zaman gizleniyor bundanda tabiki devlet alacağı kdv,ssk  ve gelir vergisinden büyük bir kayıp yaşıyor.  Hem alıcı hemde satıcı daha sonraki inceleme döneminde sıkıntı yaşamak adına uyarılmalı diye düşünüyorum.

Özel inşaatlar bir tür imalattır. Maliyetleri de imal edilen malların maliyetlerinin saptantanmasın daki esaslara göre hesaplanır. Kazanç saptanırken maliyetle satış bedeli karşılaştırılır. Daire ve işyerlerinin maliyeti bazı verilere göre hisse verilerek hesaplanır (arsa payı,metrekare,kat yada işyeri sayısı gibi)
Kar ve zararın saptanması için tüm daire ve işyerlerinin satışını beklemeye gerek yoktur. Kar ve zarar yıl içindeki satışlar esas alınarak saptanır. Satılmayan daire ve işyerleri ise maliyet bedeli ile değerlenerek yılsonunda mamul stoklarda yer alır.

İNŞAAT DEVAM EDERKEN YAPILAN SATIŞLAR


    193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 38 maddesinde bilanço esasına göre kazancın tespitinde tahsil değil,Tahakkukun esas alınacağı açıklanmıştır. Bir önceki makalemizde Müteahhitlerin kendi namlarına yapıp sattıkları daire ve işyerlerinin imal edilen emtia niteliğinde olduğunu belirtmiştik. Müteahhitlerin inşaat  devam ederken gerek noter satışı,gerek arsa payı üzerinden sattıkları daire ve dükkanların satış bedeli belli olmakla birlikte alınan paralar bir avans niteliğindedir.

     Bu durumda inşaat devam ederken yapılan bu satış bedelinin tamamı inşaatın tamamlanıp bittiği yılın hasılatı olarak kayıtlarda gösterilmesi gerekmektedir. Ama öte yandan 213 sayılı VUK nun 231 maddesinde “Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” hükmü yer almaktadır.

YILLARA YAYGIN İNŞAAT İŞİNİN O YIL İÇİNDE BİTMESİ

Yıllara  yaygın inşaat işinin aynı yıl içinde tamamlanması durumunda 295 peşin ödenen vergiler ve fonlar hesabında izlediğimiz  ve o yıl içinde bitmiş inşaat ile ilgili kesilen %3 stopaj vergilerinin beyanname üzerinden hesaplanan vergiden indirilebilme süresi bir yılın altına inmiş olacağından söz konusu işe ait vergi tutarı bu hesabın alacağına karşılık 193 peşin ödenen vergiler ve fonlar hesabının borcuna aktarılacaktır.
 

193 nolu hesap da 371 dönem karının peşin ödenen vergi yükümlülükleri hesabının borcuna aktarılarak kapatılacaktır. Ancak aktarılan tutar 370 dönem karı ve diğ.yas.yük.karşılıkları hesabının tutarından fazla olamaz. Aktarılamayan tutar dönem sonunda 193 nolu hesabın bakiyesi olarak kalır.

193 Nolu hesap bakiyesi özleyen yılda yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi verildikten sonra vergi dairesinden alınacak iadeye dönüşür ve 136 diğer çeşitli alacaklar hesabına aktarılarak kapatılır.
 

---------------------------/----------------------------------
193 Peşin Öd. Vergiler ve Fonlar
                      295 Peşin Öd. Vergiler ve Fonlar
------------------------/-----------------------------------
371 Dönem Karının Peşin Ödenen Vergi ve
        Diğer yasal yükümlülükler
                         193 Peşin Öd.Vergiler ve Fonlar
-------------------------/------------------------------
136 Diğ.Çeşitli Alacaklar
                     193 Peşin Öd. Vergiler  ve Fonlar
--------------------------/-------------------------------

Instagram Sayfamızdan Bizi Takip Edebilirsiniz

Translate - Çeviri

Popüler Konular

Muhasebe ve Excel Grubu

 
Muhasebe ve Excel
Üyelere Özel grup · 275 üye
Facebook Gruba Katıl
Diğer grup ve sayfalardan farklı olarak, özellikle EXCEL üstüne yoğunlaşmak istediğim bir grup... Özel excel çalışma dosyalarımızı paylaşarak çalışma ...
 
Blogger tarafından desteklenmektedir.