Muhasebe Kaydı, Muhasebeleştirme, Vergi Daireleri, Sgk, Ebeyanname, Muhasebe bürosu, Muhasebe programları, Matbu Formlar,SGK, E-Devlet Uygulamaları, Guncel Mevzuat, Mali Müşavirlik

24 Nisan 2010 Cumartesi

ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR ve MUHASEBESİ

I.GİRİŞ

İşletmeler, iktisadi faaliyetlerinin devamlılığını sağlamak ve genişletmek, sektördeki benzer işletmelerle rekabet edebilmek, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi korumak ve arttırmak amacıyla kredili satış yöntemine başvurmaktadırlar.

Bu yöntemi işletmeler genellikle bulundukları sektörün özelliklerine göre belirlemektedir. Bulunduğu sektörde güçlü ve rakipsiz olan bir işletme alacaklarının vadesinde, müşteri seçiminde, tahsilinde sert davranabilirken, rekabetin yoğun olduğu bir sektörde ise, işletmeler daha esnek politikalar izlemek durumunda kalmaktadır. Zira müşterinin hemen ödeme yapmasında direnmek satış kaybına ve düşük karlara yol açmaktadır.
İşletmenin sektördeki konumu ne olursa olsun mal ve hizmetlerin üretilmesi kadar, bunların hedeflenen müşteri kitlesine ulaştırılıp nakde çevrilmesi büyük önem taşır. Yoksa peşin satış yapma noktasında direnmek üretilen mal ve hizmetlerin stokta kalmasına neden olur. Bu durum işletmenin sürekliliğini de zamanla tehlikeye sokar.
Özellikle, ekonominin daraldığı dönemlerde, işletmelerin satışlarının azalmasını engellemek ve/veya satışlarını arttırmak için kredili satış yöntemi kaçınılmaz olur. Bununla beraber kredili satış yöntemi beraberinde alacakların tahsil riskini de doğurur.
Bu çalışmanın amacı alacaklarda ortaya çıkan en önemli sorun olan tahsil edilememe durumunun mali mevzuat açısından değerlendirerek, muhasebe kayıtlarının yapılmasına yön veren ilkelerin irdelenmesidir.

II. KREDİLİ SATIŞLARIN RİSKİ
Kredili satışların beraberinde tahsil riski getirdiği yadsınmaz bir gerçektir. Zira müşterinin ödeme yapmama olasılığı sözkonusudur. Bu olasılığı tahmin etmek için işletmeler müşterileri hakkında bilgi toplarlar. İşletme kesinlikle güvenli olduğunu düşündüğü müşterilerine, hem açık hesaba dayalı çalışabilmekte hem de alacak vadelerinde daha esnek davranabilmektedir. Hakkında tam bir bilgiye sahip olmadıkları müşteriler için böyle bir kolaylık tanımamaktadırlar. Ancak  içinde bulunduğu sektör ve ekonomik konjonktür işletmeleri zorunlu olarak risk almaya itmektedir.
Yakın zamanda ortaya çıkan Asya krizi, Rusya krizi, Brezilya krizi, Meksika krizi, Arjantin krizi ve Türkiye krizi hız kazanan globalleşme akımı ile birlikte hemen hemen tüm dünya ekonomilerini etkilemiştir.
Ülkemizde Kasım/2000 ve Şubat/2001 tarihlerinde yaşanan krizlerin olumsuz etkileri toplumun tüm kesimlerinde ağır bir şekilde hissedilmiş ve halen daha hissedilmektedir. Ekonomik krizle beraber işletmeler borçlarını ödeyememe veya ödememe durumuna düşmüşlerdir. TC. Merkez Bankası verilerine  göre 2000 yılı içinde protesto edilen senet sayısı 859.827 adet  olup toplam tutarı 629.803.388.000.000.-Tl iken 2001 yılında protesto edilen senet sayısı 805.059 adete gerilemesine  rağmen  toplam tutar 1.114.793.713.000.000.-Tl. ye yükselmiştir. İçinde bulunduğumuz 2002 yılı Eylül ayı itibariyle protesto edilen senet sayısı 375.104 adet olup toplam tutarı 601.647.696.000.000.- Tl.dir. Ayrıca 2000 yılında karşılıksız çek sayısı 837.540 adet iken 2001 yılında 1.199.329 adete çıkmıştır. İçinde bulunduğumuz 2002 yılı Ekim ayı verilerine göre  karşılıksız çıkan çek sayısı ise 1.236.604 adettir(www.tcmb.gov.tr/yeni/bgm/rmm/Protestogiris.html).
Bu verileri, ticari işletmeler için alacak yönetimi açısından değerlendirmek gerekirse; işletmelerin alacaklarını tahsil edememe riski ekonomik krizle birlikte artış göstermiştir. Bilindiği üzere her işletme, risk taşıyan alacaklardaki artış hızının, satışlardaki artış hızından küçük tutmayı amaç edinmektedir. Bunun için, alacakların yönetiminde etkinliği arttırıcı önlemlere başvurmak kaçınılmazdır. Bu bağlamda başvurulabilecek bazı önlemleri şöyle sıralayabiliriz (Bkz.CEYLAN: 1995 – 209):
            - Piyasa koşulları uygunsa, vadeleri kısaltmak, kredi limitlerini daraltmak yolları araştırılmalıdır,
            - Müşterilerin yakından izlenmesi ve ödemelerini geciktiren müşterilerin kredi limitlerinin daraltılması söz konusu olmalıdır,
            - Müşterilerde aranacak kredi limitlerinin yükseltilmesiyle, şüpheli ve değersiz alacak oranının azaltılması sağlanabilir,
            - Büro hizmetlerinde etkinlik sağlanarak, siparişlerin en kısa zamanda gönderilmesi, ödemede geciken müşterilerin uyarılması gereklidir,
            - Erken ödemeyi özendirici nakit iskontosu gibi önlemlerin alınmasıyla  ilgili çalışmalar yapılmalıdır,
            - Açık hesap şeklinde çalışma  yerine, belgeye dayalı çalışma şekli benimsenmelidir,
            - Alacakların tahsil edilememe riskine karşı sigorta ettirilmesi söz konusu olabilir,
            - Pazarlama elemanlarından aynı zamanda tahsilat elemanı olarak yararlanma yoluna gidilmelidir.

III. VERGİ USUL KANUNUNA GÖRE ŞÜPHELİ ALACAKLAR

Vadesinde tahsil edilemeyen ve ileride tahsil edilip edilemeyeceği kesin olarak  belli olmayan senetli veya senetsiz alacaklar “şüpheli alacak” durumundadır. Senetli veya senetsiz alacakların şüpheli hale gelmeleri ve bu konu ile ilgili işlemler Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu hale gelmiş alacakların normal alacaklar arasından çıkarılması gerekir. Kanunun 323. maddesine göre ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla ;
Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılır.
Dava ve icra safhasında bulunan alacaklar şüpheli alacak olarak kabul edilir. Alacağın şüpheli sayılması için dava veya icra safhasına intikal etmesi temel şart olup, dava için sadece şekli bir müracaatın yapılması alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Dava veya takibin, müracaattan sonra ciddi bir şekilde sürdürülmesi ve izlenmesi gerekir. Aksi taktirde alacak şüpheli alacak olarak kabul edilmez. Danıştay kararlarına göre icra takibine geçilmiş borçlular hakkında ödeme emri gönderilmiş olmasına rağmen haciz işlemi yapılmamış alacaklar şüpheli alacaklar vasfını kaybeder (KIZIL: 1993-296)
Diğer taraftan, maddenin 2. fıkrasında belirtilen  alacakların senetli veya senetsiz olmaları önemli değildir. Tutar itibariyle, icra veya dava takibine değmeyecek alacaklar için belli bir sınır konulmamıştır. Bunun için dava veya takip masrafları tutarı ile işletmenin bu tür küçük alacaklar toplamı önem taşır. Ancak işletmenin alacakları genellikle düşük tutarlı alacaklardan oluşuyorsa, bunların icra ve dava takibine değmiyeceğinden söz edilemez (ERCAN,1991:373). Senetli alacaklarda ödeme vadesi senet üzerinde yazılıdır. Bunlar vadesinde ödenmediklerinde protesto edilirler. Bunların yazı ile istenmesi söz konusu değildir. Senetli küçük alacakların protesto edilmesi, şüpheli alacak sayılması için yeterlidir. Senede bağlı olmayan alacaklar, ticari defterlerde şahıs hesaplarında takip edilir. Bu tür alacaklarda kesin bir vade yoktur. Bu konuda belirleyici ticari teamüldür. Teamülen normal sayılacak bir süre içinde ödeme yapılmadığı taktirde, borcun ödenmesi belli bir  süre tanınarak borçludan istenir. Bu istemin protesto yoluyla yapılması ve tayin edilen sürede ödenmemesi şüpheli alacak sayılması için yeterlidir. Yazı ile isteme halinde ise, tayin edilen sürede ödenmeyen alacak için ikinci defa yazı çıkarılması gerekir. Buna rağmen ödeme yapılmazsa, alacağın şüpheli alacak haline geldiği kabul edilir. Danıştay 13.’ncü Dairenin 24.01.1978 tarih ve E:1976/3483, K:1978/139 sayılı kararında yazılı istemin, en azından taahhütlü mektup veya noter kanalıyla yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
İşletme açısından tahsili şüpheli hale gelmiş alacaklar için şüpheli hale geldiği dönemde değerleme gününün tasarruf değeri ( iktisadi kıymetin sahibi için arzettiği gerçek değer ) üzerinden karşılık ayrılabilir. Şüpheli ticari alacaklar için tamamen veya kısmen karşılık ayrılabilir. Hangi oranda karşılık ayrılacağına mükellefler serbestce karar verirler. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Karşılık ayrılmadan zarar yazılamaz. Şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmayan alacaklar için sonraki dönemlerde karşılık ayrılamaz. Sadece bilanço hesabına göre defter tutan tüccar ve çiftçiler karşılık ayırabilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan tüccar ve çitfçilerin, şüpheli alacaklar için karşılık ayırmaları veya bunları başka şekilde gider yazmaları mümkün değildir. Bir kısmı teminata bağlı olan alacaklarda, karşılık teminattan arta kalan kısım için ayrılır. Menkul rehni, gayrimenkul ipoteği ve şahsi kefalet yolu ile alacak teminatlı hale gelmektedir. Şahsi kefalet ile teminat altına alınan alacakların borçlusu tarafından ödenmemesi halinde karşılık ayrılması mümkün değildir. Bu durumda kefile başvurmak gerekecektir. Alacağın kefilden de tahsil edilememesi halinde, alacak teminatlı olma niteliğini kaybedecektir. Diğer şartlarda gerçekleşmişse bu alacaklar için karşılık ayrılması mümkündür (METİN-YALÇIN:1996-156). Bunun yanısıra Danıştay 4.’ncü Dairesi’nin 17.01.1984 tarih ve E:1983/679, K:1984/204 sayılı kararında haciz altına alınan alacakların teminatlı alacak olduğu ve bu alacaklar için karşılık ayrılmayacağına karar verilmiştir. Mükellefler alacaklısı bulunduğu müşterilerinin iflası halinde, alacaklarını iflas masasına kaydettirmek şartıyla, bu alacaklarına karşılık ayırabileceklerdir(METİN-YALÇIN:1996-157). Kamu kuruluşlarından ve ortaklardan olan alacaklar için karşılık ayrılmamaktadır (GÜCENME;1996-39). Karşılık ayrılmak yoluyla zarar yazılan şüpheli alacaklardan  sonradan tahsilat yapılması halinde tahsil edildikleri yılda kar yazılırlar.
Vergi Usul Kanunu’na göre bir alacağın şüpheli hale gelmesi ve karşılık ayrılması ile Tek Düzen Muhasebe Sistemi çerçevesinde şüpheli hale gelme ve karşılık ayrılması kriterleri birbirinden farklılık arzetmektedir(CANİKLİ, 1998:169). Tek Düzen Muhasebe Sistemi çerçevesinde aşağıdakilerden birisinin varlığı halinde alacak şüpheli hale gelir  ve karşılık ayrılması gerekir. Ödeme süresi geçen bir alacağın ;
            a)En az iki defa vadesi uzatılmış ,
            b)Protesto edilmiş,
            c)Yazı ile en az iki defa istenmiş ,
            d)İcra safhasına aktarılmış
olması halinde sözkonusu alacak şüpheli hale gelmiştir. Bunun için karşılık ayrılması zorunludur.

0 comments:

Yorum Gönder

Instagram Sayfamızdan Bizi Takip Edebilirsiniz

Translate - Çeviri

Popüler Konular

Muhasebe ve Excel Grubu

 
Muhasebe ve Excel
Üyelere Özel grup · 275 üye
Facebook Gruba Katıl
Diğer grup ve sayfalardan farklı olarak, özellikle EXCEL üstüne yoğunlaşmak istediğim bir grup... Özel excel çalışma dosyalarımızı paylaşarak çalışma ...
 
Blogger tarafından desteklenmektedir.